VEDA ÇIĞLIĞI
Şu an bağrıma yasladığım sensin,
Tuttuğum el,
Okşadığım ten,
Yaktığım gözler,
Sus,
Hiç konuşma
Bugün ben konuşmak istiyorum.
Çenem kopsada,
Yüreğim daralıp,
Tansiyonum çıksada,
Bir düşmanım gelip,
Herkesin içine,
Gözlerime kurşunlar tıkayıp,
Kalbime bir hançer saplayıp,
Beni vursa da,
Umrumda değil.
Sus hiç konuşma,
Dudakların sadece öpüşsün benimle,
Gözünün alabildiği deniz,
Sahillerden çekilse,
Bütün canlılarını susuzluğa çaldırsa,
Bu mavilikler,
Bir petrole bulanıp,
İki martını çarpışmasıyla kıvımcımlanıp yansa,
Ve yaksa kendini buharlaştırsa,
İçindeki tabiatı,
Gözyaşlarıyla feda etse,
Umrumda değil.
Gündüzler karanlığa,
Geceler aydınlığa aldansa,
Koşsa hiç tanımadığım bir çocuk,
Derin sulara atlasa,
Hiç kimse yardım etmese, boğulsa,
Gömse kendini bir insan diri diri,
Sahildeki kumlara,
Dışarıda kalan kafasını,
Diğerleri taşlarla parçalasa,
Yarasalar bassa gündüz vakti sahili,
Gördüğü ve hissettiği her canlıyı,
Isırıklarıyla,
İşkence ederek,
Zehirleyerek öldürse,
Umrumda değil.
Şu karşı ki dağlar,
Bir güneş ateşine tutulup,
Hektarlarca tükense,
Tonlarca canlıyı telef etse kendisiyle,
Kaçmak isteyenleri de bağrından yakalayıp,
Zevkini süre süre canını alsa,
Gökteki yıldızlar,
Öyle tek tek değil,
Birden,
Hep bir ağızdan dünyaya atlasa,
Düştüğü yeri dağıtsa birer birer,
Bütün evren siyah bir duman
Ve kötü bir kokuya,
Terketse kendini,
Bu ay ışığı,
Güneşten çaldığı rengini,
Feda etse her gece,
Milyonlarca yıl,
Yokmuşcasına kapkaranlık parlasa,
Umrumda değil.
Ne olur sus!
Bu gün hiç konuşma.
Sadece gözyaşlarını görmek istiyorum,
Aşkın en asil şahidi onlar,
Yalan söylemeye çalışsa da gözler,
Doğrunun tek şahidi.
Biraz sonra,
Bir asi rüzgar ve bir kızıllık belirse,
Mahşere giden ilk tılsım atılsa dünyaya,
Melek hüzünle borusunu öttürüp,
Bütün evreni tanrıya bağışlasa,
İri taneli dolular yağıp,
Hiç görülmemiş boranlar,
Fırtınalar,
Kar yağışları kaplasa her yeri,
Hiç işkence çekmeden,
Kendimizi tanrıya adasak,
Ya da
Şu gördüğün uçurumun kenarından,
Gözlerimizi son kez ve beraberce kapatıp,
Bedenimizi ilk önce rüzgara,
Sonra çılgın sulara kaptırsak,
Beraberce sevdiğimiz her şeyden,
Beraberce ve aynı anda,
Vazgeçsek,
Çok acı çeksekte ölümle buluşmadan,
Umrumda değil,
Sen şu an yanımdasın ya,
Nefes almak,
Oturmak,
Gözlerimi sonzsuzluğa açmak,
Kısacası,
Ne ölmek,
Ne yaşamak,
Hiç bir şey,
Ama hiç bir şey,
Sen yoksan umrumda değil.
Ne olur konuş benimle,
Ağlama,
Gözyaşlarımız bize belki yarında gerekli,
Bu gün olduğu gibi,
Yarın belki sadece gözlerimize işkence edeceğiz,
Böyle veda olurmu diye sorma bana,
Öyle bir veda ki bu,
Herkese nasip olmaz,
Acıkacağın zamanı bilmek,
Başına gelecekleri tahmin etmek,
Öleceğin saniyeyi hissetmek bu,
Çok asil, çok kutsal bir zaman,
Yaşanamayacağı bilindiği halde,
Yaşanabilmesi için,
Her şeyin feda edilebileceği,
Çok kutsal bir zaman,
Ama benim yinede,
Hiç bir şey umrumda değil.
Neden susuyorsun?
Konuş benimle,
Ağlamanı istemiyorum artık,
Seni seviyorum dedim,
Duydun mu biraz önce,
Sende bana söyle,
Konuşmaya cesaretin yok mu?
Ver gözlerini elime,
Senden duyamasam da,
Gözlerin söyleyecek nasılsa,
Biraz sonra gözlerime,
Bir veda değil bu,
Yalan bunlar,
Kim bu yanımda ki ?
Senmisin?
Bu yüz,
Bu güzellik,
Bu gözler,
Dudaklar,
Kime ait olabilir ki?
SENDEN BAŞKA...