Hüzün önüme çekilmiş bir duvardır kurtulmaya çalıştıkça çarptığım,boyumu aşar.Yanlızlık hüznümün yol arkadaşı.Beraber gelirler ama beraber gitmezler nedense.Birisi hep bende kalır.
Hayatımın bakiyesine bakıyorum da koca koca yaralar açmış gül gibi kondurmuş kalbimin üstüne GÜL diye.Gülmek yakışmıyor artık istihza çizgileri dolmuş bu yüze yaz günü karlar yağdırmış başıma kader diye.Bendeki sahipsiz köy yitikliğidir.Yolu olmaz,sesi duyulmaz sadece ne söylediği anlaşılmayan rüzgarın uğultusu,karın soğukluğu, tipinin çaresizliği var.Kendimde değilim kendimleyim.
Gecenin göğsüne hasretimi koydum,bu şehir yolumu bekledi ekmeğimi çaldı,kırıldı gençliğim umutlar tenhasında,bana bahar tatdında bir hüzün ve kor ateşler içinde bir hasret kaldı.
Nereye kadar sürer bu kaçışlar nerede bulacağım kendimi,sığınacak ne bir gönül limanım var ne başımı sokacak bir hane.Aslına bakarsan öyle bir kaygımda olmadı.Ama hep bir duruşum oldu hayata karşı.Belkide yılgınlığımın önün geçen budur.Hayat insanlara birşeyleri paylaştırmışken ban kurt yanlızlığını vermiş.
Slikon bir hayatın içinde kendi hayatımın katili oluyorum her gece.Her gecem ayrı bir cinayet her gecem ayrı bir yok oluş.Yargılayıp asıyorum kendimi,umudum bir dar ağacında.Yenilgimi kutluyorum şerefsizce kazanılmış zaferlere inat....
Ne olmadığımı bildiğim ne olduğumu bilemediğim bu dünyada yalancı günlerin yalanlarıyla avuna avuna yaşamaya çalışıyorum.Ellerim cebimde üşüyor,hüzünler içimde yanıyor, elimde kadehim,ağzımda cigaram...Dalıyorum yarınlara